top of page

İngilizce Konuşma Pratiğinizin Verimliliğini Artırmanın Yolları

Bir konuşma dersine nasıl hazırlanmalıyız? Bu derslerden maksimum verimi nasıl alabiliriz?


Bir yabancı dili rahat konuşur seviyeye erişmek çok kolay olmayabilir. Herkesin her şeyin kolaylıkla halledilebileceğini vadettiği günümüzde, okunmasını istediğim bir blog yazısına böyle başlamamam gerekiyor belki. Fakat sevgili dostlarım, bu iş bu kadar kolay olsaydı İngilizce konuşmak şu her imkanın sunulduğu ülkemizde bu denli bir travma haline gelmezdi, değil mi? Tabi bu durum bir travma oluşturacak kadar da zor değil. Sadece bazı alışkanlıklarımızı değiştirmemiz ve bazı yeni alışkanlıklar edinmemiz gerekiyor. Başarıya ulaşmak istiyorsak olaylara ve durumlara gerçekçi yaklaşmalıyız: ne olduğundan daha olumlu, ne de daha olumsuz.


İngilizce konuşma
Topluluk önünde böyle rahat İngilizce Konuşmak hayal değil.

O zaman ne yapalım? Bu zamana kadar LUSE English'te en başarılı olan ve istediği kadar başarılı olamayan öğrencilerimde yaptığım gözleme dayanarak (dayanarak?), bir İngilizce konuşma pratiği dersinden mümkün olan en yüksek verimi almak için ufak bir rehber hazırlamak istedim.


Aşağıda derslerden önce, sonra ve dersler sırasında neler yaparak pratik yaptığımız zamanı nasıl en iyi geçirebileceğimizi anlatmaya çalışacağım.



Ne Var Bu Yazıda?

Kamera, kulaklık, mikrofon vs. hazırlıkları

Not almak ve diğer hazırlıklar


Pratik yaparken aktif rol almak

Aktif diyalog için örnek diyalog


İçerik tüketmek

Bağlamı kullanmak

Öğrenme eğrisi

 

#1: Derslerden Önce


Teknik hazırlıklar

Bu kısım biraz given (ee siz Turkcede nasil diyor??), fakat yine de gözden kaçabiliyor. Online derslere başlamadan önce internet bağlantısı, kamera, ses gibi alanları kontrol etmek ders süresinin en iyi şekilde kullanılmasını sağlar. Derslerden önce farkedilmeyen bir teknik sorunla uğraşırken hem ders sürenizi kısaltırsınız, hem de derse konsantre olamazsınız.


Bir de şunun önemini ne kadar belirtsem az: kulaklık. Sevgili dostlarım, sadece derslerde değil, tüm online görüşmelerde kulaklık kullanmanız sizin karşı tarafı duymanız, karşı tarafın da sizi duyması adına çok çok önemli. Pahalı bir kulaklık almanız gerekmez, neticede stüdyoda albüm kaydetmiyoruz, fakat hem çıkan sesin dağılmaması, hem de sizin etraftan gelen seslerle dikkatinizin bozulmaması açısından bu konu önemli.


"Kulaklık çok önemli."

Gökhan Çetinyürür



Teknik olmayan hazırlıklar

Yanınızda not almak alabileceğiniz bir şeylerin olması ve bunları kullanmanız, yani not almanız, derslerden alacağınız verimin artmasına yardımcı olur. Yeni duyduğunuz bir kelime, yeni bir ifade, ya da unutmak istemeyeceğiniz herhangi başka bir şey.


Bir de eğer İngilizcenizi geliştirme konusunda kararlıysanız (i.e. bu yola baş koydum!), derslere başlamadan önce size şöyle bir tavsiye verebilirim: kullandığınız her şeyi İngilizce kullanın. Telefonunuz, bilgisayarınız, kullandığınız streaming ve sosyal medya platformları, arabanızın kullanıcı arayüzü, robot süpürge uygulamanız vs. aklınıza gelen her şey İngilizce kullanılabilir. Bu alanlarda çok zaman geçiriyoruz ve bu nedenle bu değişikliği yapmak çağımızın vebası "kelime ezberleyemiyorum" sorununa bir çözüm olabilir. Bu çok sevdiğim bir tavsiye olduğu için aşağıdaki "Ders Dışında" bölümünde bu konudan tekrar bahsedeceğim.



#2: Dersler Sırasında


Tüm hazırlıklarımızı yaptık ve derse başladık. Heyecanlıyız (gençliğimiz var!), fakat sanki biraz fazla mı heyecanlıyız? Bu çok normal sevgili dostlarım. Özellikle konuşma derslerine yeni başladığınızda kendinizi sürekli eğitmenin sorularına cevap verirken, yani biraz daha pasif bir alanda bulacaksınız. Bu arada normal dedim evet, ama bu sadece yeni başladığınızda normal. Derslere alıştıkça ve heyecanınızın kontrol edilebilir seviyelere indiğini gördükçe daha fazla aktif rol almalısınız. "Aktif rol almak" ile ne kastettiğimi aşağıdaki örneği inceleyerek daha iyi anlayabilirsiniz.



  • Başlangıçta:

    • Eğitmen: Hi Jack, welcome back! How's it going?

    • Öğrenci: Hi Gökhan. I'm fine. How are you?

    • Eğitmen: Pretty good, pretty good. You mentioned a job interview in our last session. How was it?

    • Öğrenci: It was okay.

    • Eğitmen: I see. What did you talk about?

    • Öğrenci: We talked about salary, work hours etc.

    • Eğitmen: Well I hope you get it Jack, you definitely deserve it.

 
  • Alıştıkça:

    • Eğitmen: Hi Jack, welcome back! How's it going?

    • Öğrenci: Hi Gökhan. It was a great day really, I had the job interview I mentioned last week. It was great! How about you, how was your day?

    • Eğitmen: Oh, I'm so glad for that! You worked hard on that interview and you really deserve it! My day was pretty standard really, I had no job interview :P. How about the details, though? What did you talk about?

    • Öğrenci: Well, we talked about what they are looking for exactly. Then, the salary, of course. Finally, we talked about the work hours. The works hours are a bit longer than my current job, but the salary is not bad really. So, we'll see.

    • Eğitmen: Alright then, keep me posted Jack, I'm almost as excited as you are now, But anyway, let's move on to the derby game: what a roller coaster of a game that was!

    • Öğrenci: Exactly! Although we lost, I think it was a fun game. Do you think the result was fair?

    • Eğitmen: I mean, I can't say that the referee was perfect, but at least I think he was impartial.



      Online İngilizce dersi.
      Sadece sorulara cevap vermek yerine daha aktif bir rol alın.

Bu konuşma böyle uzar gider de burada bırakayım. Derslerde konuşmalarımız tam olarak böyle oluyor. Farkındaysanız 2. diyalogda aslında hiç de anlamayacağınız, ya da bilmediğiniz bir kısım yok. Tek fark, öğrencinin hem anlattıklarıyla daha fazla detay vermesi ve eğitmene sadece cevap vermek yerine soru da sorması.


Aldığınız konuşma derslerinde -en azından başlangıç seviyesinden sonra- sadece İngilizce konuşulması çok çok önemli. Türkçe yardım aldığınız hiçbir ders sizi gerçek anlamda varmak istediğiniz hedeflere ulaştıramaz, ve bir alışkanlık haline geleceği için bu durum sizin hiç Türkçe konuşamayacağınız ortamlarda zor duruma düşmenize neden olur. LUSE English'te ders dışı konuşmalarımızı bile bu nedenle İngilizce yapıyoruz.


Bu örneği kendiniz de deneyimlemek isterseniz aşağıdaki "Yer Ayırt" butonu ile LUSE English'ten bir deneme seansı alabilirsiniz.





Tüm paketlere ulaşmak için ise aşağıdaki butonu kullanabilirsiniz:




#3: Dersler Dışında


Bir yabancı dil öğrenmek kurslarla, derslerle ve eğitmenlerle sınırlandırılacak bir süreç değil. Evet belki derslerle pratik yapmak en önemli ve en zor kısım olabilir, fakat aldığımız derslerden en yüksek verimi elde etmek için bunun dışında yapmamız gereken birkaç şey daha var.


İçerik Tüketmek

Aldığımız derslerin dışında mutlaka ama mutlaka içerik tüketmek gerek. Ne olabilir bu içerik? İngilizce olan her şey! Dizi, film, video, makale, hikaye, haber vs. artık aklınıza ne gelirse. Burada ne tükettiğinizden çok, hoşunuza giden ve tüketmekten zevk aldığınız içerikleri tüketmek önemli. Sırf size faydalı olacağını düşündüğünüz için hoşunuza gitmeyen içeriği tüketmeye çalışmayın (aslında zaten bu pek mümkün değil çünkü sıkılıp bırakacaksınız).


Donut yiyen kadın.
Zevk almak, şu hayatta zorlanmadan yaptığımız nadir bir aktivite.

Bağlam Konusu

İçerik tüketmeye başladınız, fakat anlamadığız kelimeler oluyor. Bu kelimelerin anlamlarını tek tek sözlükten bakmak zorunda olsanız inanın sizi kimse dil öğrenmeye motive edemez. Bu nedenle bunun yerine, bilmediğiniz kelimenin geçtiği cümlenin genel olarak ne anlama geldiğini anlamaya odaklanıp -yani bağlamı kullanıp- kelimenin anlamını tahmin etmek çok daha etkili bir yöntem. Bu konuya ayrı bir yazıda değineceğim, fakat LUSE English Instagram hesabındaki paylaşımlara göz atarak bu konuyla ilgili bir fikir edinebilirsiniz.





İngilizce Konuşma Pratiği ve Öğrenme Eğrisi

Öğrenme eğrisi, bir kişinin belirli bir beceriyi veya bilgiyi öğrenme sürecindeki ilerleme hızını gösteren bir kavramdır. Bir işe yeni başladığınızda o işle ilgili fazla bilgi sahibi olmadığınız için genelde fazla şey öğrenirsiniz. İlerledikçe öğrendiğiniz şeyler azalır, ve bu nedenle de gelişemediğiniz hissine kapılabilirsiniz. Tam da işte bu noktada motivasyonumuzu kaybetmeye çok yaklaşırız. Tıpkı benim zamanında elektro gitar çalmayı öğrenirken (ya da öğrenemezken) bir noktadan sonra gelişemediğimi düşünüp vazgeçmem gibi siz de İngilizce öğrenirken aynı hisse kapılıp pes edebilirsiniz. Bu nedenle çalışmalarınıza yaptığınız pratiğin seviyesini artırarak devam etmelisiniz. Örneğin; yeni başladığınızda günlük konuşmalar üzerine pratik yapıyorsanız, bir sonraki seviyede kısa hikayeler ve karmaşık olmayan makaleler üzerine konuşma pratiği yapabilirsiniz. Buna alıştıktan sonra sanat ve felsefe gibi daha soyut konular üzerine pratikler yapabilirsiniz. Ama şunu unutmayın: öğrenmeniz yavaşlayacak, ve bu aslında ilerlediğiniz anlamına geliyor.


İngilizce Bir Hayat Yaşamak

Bu dramatik başlıktan daha önce tekrar bahsedeceğimi söylemiştim (LUSE English sözünü tutar). Eğer bu yazıyı buraya kadar okuduysanız büyük olasılıkla telefonunuzla harcadığınız süre çok fazla değildir, fakat kendim de dahil, çoğumuz için durum böyle değil. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, streaming platformları ve kullandığımız bir çok uygulama artık hayatımızın çok önemli bir kısmını oluşturuyor. Sürekli kullandığımız bu alanları İngilizce kullanmak sizce de iyi bir fikir değil mi? Bence çok iyi bir fikir. Merak etmeyin, belki sadece en başta ufak bir alışma süreci yaşarsınız fakat bu alanları İngilizce kullanmak -onlara sürekli maruz kaldığımız için- birçok kelimeyi hatırlamanıza yardımcı olacaktır.


Comments


  • Instagram
  • Facebook Sosyal Simge
  • LinkedIn Sosyal Simge
bottom of page